Siyamlar doğal bir tür olduğundan büyük ve geniş bir soy ağacına sahip, günümüzde çoğu kedi ırkının atası. Yani ortada Jurassic Park falan yok anlayacağın @yck. Hani o sfenksler var ya, onlar bile diğer kedilerden daha doğal bir yol ile, mutasyon ile ortaya çıkmış iken ortada genetik mühendisliğinin adı bile geçemez. İnsanlar devam ettirmiş tamam da öldürülsemiydi? sırf genetikleri hastalıklı diye beslenmeliler diyorsunuz ama genetik bozukluklar insanlarda da yok mu? Normal bir şey yani. Konuyu buralara çekmeyelim lütfen. Mutasyon denen özellik olmasa idi zaten günümüzde çoğu tür olamazdı hayvanlar aleminde. Biz cins hayvanları oyuncak olarak görmüyoruz ama çoğu cins karşıtı insan onları süs hayvanı olarak görmeye devam ediyor. Tekirde bir cinstir ayrı bir hayvan olarak görmüyoruz biz.

Genetik bozukluklar daha çok normal yani kedinin en saf halinden daha farklı görünen ırklar, basık/düz bir surat, kırık kulaklar, kısa bacaklar, kuyruk olmaması vs.
Genetik hastalık da o ırka özel olan hastalıklar, düz suratlarda görülen solunum yolları, ankara kedilerinde görülen sağırlık vs vs vs (o ırkın her üyesinde de görülmez tabi)
Genetik bozukluk farklı, genetik hastalık farklı ama ikisi de zincirleme biri birine sebep oluyor

Neden beslenmesin ki #satinalmasahiplen

" Bilim insanları, yapılan araştırmalar sonucu mavi gözlü bireylerin ortak bir atadan geldiğini tespit etti. Kopenhag Üniversitesindeki bir araştırma grubu, 6.000-10.000 sene önce gerçekleşmiş ve günümüzde tüm mavi gözlü bireylerin bu özelliğe sahip olmasına sebep olan genetik bir mutasyonun izini sürdü. Kahverengiden yeşile, göz rengindeki çeşitliliklerin hepsi de iriste bulunan bu pigmentin miktarıyla açıklanabiliyorken, mavi gözlü insanlarda, gözlerindeki melanin miktarı çok az bir değişime sebep olabiliyor. “Aslında, hepimiz kahverengi göze sahiptik” diyor Kopenhag Üniversitesi’nden Profesör Hans Eiberg. Fakat OCA2 genini etkileyen genetik bir mutasyon kahverengi göz oluşturma yetisinde bir değişimle sonuçlandı. " Buyurun napalım şimdi bu mavi gözlü insanları....

Ben 1 hafta misafir ettim, çok uslu kedilerdir.Şöyle ki; bir adet perdem, 3 adet şarj kablom, el işi halımın yüzeyi parçalandı, saygılarımla :)

Bunu tekirlerin geneline yaymak yanlış olur. Evde de bir tekirim var hiç böyle şeylerle karşılaşmadım

Benim kedim hiç koltuk, perde tırmalamaz ama bazaya ve halıya takıktı. Şimdi hem halımız yok hem de bazayı karyolayla değiştirdik. Artık sadece tahtasını kullanıyor. Her ırk kedinin pençesi var. Tekir de tırmalar van kedisi de. Bu ırkına değil kedinin huyuna bağlı. Eğer eşyanıza zarar geldiğinde canı sağolsun diyemeyecekseniz sahiplenmeyin. Şunu bilin ki her eşyanın bir ömrü var, sizinkiler birazcık daha kısa olacak.

@lwb insanoğlu geçmişte farklı cinsleri çiftleştirip genetik hastalığı olan kediler üretmiştir maalesef.

@minnoskos
E ben de aksini iddia etmedim zaten, açıkladım hatta genetik hastalık,genetik bozukluk diye

Gemetigi degistirilmis demekle şunu diyor aslinda: normalde dogada olmayan türler, kucuk kulakli iki kedi ciftlestirilerek, kucuk kulakli kedi elde ediliyor, sonra daha da kucuk kulakli yavrular cikiyor, 5 10 nesil sonra minicik kulakli kediler ortaya cikiyor. Bu labaratuarda yapilmiyor ama dogal bir birlesme turu de degil. Boylece pug gibi acayip hayvanlar oluşturuluyor. Ve sizlere sevimli gelen kucuk kulak, buruşuk surat gibi seyler genelde bir hastaligin sonucu oluyor. Ornegin surekli down sendromlu insanlari birbiriyle ciftlestirirseniz, 3 4 nesil sonra down sendromlu bir tür elde edebilirsiniz, dogan yavrularin da HİÇBİRİ saglikli olmaz. Bazi irklar boyle iste. Umarim açiklayici olmustur. Dogan kedileri öldürelim demiyoruz zaten ama scottishi scottishle ciftlestirmeyeceksin en azindan. Cunku bunlar genetik rahatsizliga meyilli falan degil, bildigimiz hasta dogan kediler. Hepsi sakat yani

Sokaktaki tekirlerde ise sagliksiz olanlae öluyor, geriye sadece en sagliklilari, en gücluleri ve en zekileri yaşayabiliyor. Yuzyillardir bu boyle oldugu icin, sokak kedileri daha akilli daha hareketli, dogal secilimin sonucu olarak

Eve alırsan sokağa bırakma, bırakacaksan hiç eve alma. Benim de tekirim var, aşırı zeki bi kere onu bil. İlk eve aldığımda ayak veya el fark etmeksizin ısırıyordu benim kedim. Ben de ısırdığı zaman oynamayı kestim, hiç ilgilenmedim. Bunu 2-3 defa yaptım sadece ve hemen anladı ısırdığı için oynadığımı ve bir daha ısırmadı. Bizim yemeğimizden yedi bir defasında ben de mutfağı kapattım tamamen ona. Onu da hemen anladı, artık benim yediğime göz koysa da sert bir şekilde "hayır" dediğim zaman bırakıyor. Çünkü çok akıllı ve biliyor mutfağın dışında kalacağını. Evde kim varsa o an sürekli onun olduğu yerde olmak istiyor. Mesela ben işe gidince annem kalıyor evde ve o da öğlen uykusunu sever. Gidip yatıyor odasına, kedi de onunla gidip uyuyor aynı yatakta. Ben eve gelince salonda TV izliyorsam o da gelir salonda oynar. Kendi odamda internette bir şeyler izliyorsam o da gelir o odada oynar. Kendi kendine oynuyor zaten bana pek minneti yok. Uykusu gelince bi sırnaşıyor. Normalde kucağa alıp sevince de "bırak beni insan, oyun oynayacağım ben" demiyor. Bizimle yaşamaya alıştı yani. Sen de alırsan eğer sana da alışacak ve sen hevesin geçince istemeyip sokağa bırakırsan onu, sürekli onu koruyacak birini arayacak. Bizim yanımıza kendini güvende hissettiği için geliyor zaten. Yoksa kendi kendine öbür odada da oynar ama illa benim yanıma geliyor. O oynarken odayı değiştirirsem oyuncağını alıp arkamdan geliyor. Tuvalete bile geliyor. Dışarı bıraksam şu an mümkün değil yaşayamaz. Eğer alacaksan, bundan kesin emin ol da al. Annem yüzünden tereddüt etmiştim ben, alerji falan olur mu diye ama hiçbir şey olmadı çok şükür. Yaşlı annem çünkü ama iyi oldu ona da birlikte vakit geçiriyorlar evde.