Bu rehberi yazmamın en büyük nedeni, son derece iyi niyetle yaptığımız yanlışları fark etmek ve dört ayaklı dostlarımızın bizden ne istediklerini daha kolay anlamaktır.
Köpekler, artık hepimizin bildiği üzere kurttan türemiştir. Yani bir sürü hayvanıdır. Bu bizim anahtarımız olacak: Sürü hayvanı…
Yani tek başına yaşayamazlar! Peki sürüler nasıl yaşar?
Öncelikle, bir sürü liderine, otoriter bir figüre ihtiyaç vardır. Ne yazık ki birçoğumuz “otorite” sözünü yanlış anlıyoruz. “Köpeğine otoriter davranmalısın” deyince, “Ne yani onu döveyim mi?” diye cevaplar alıyorum. Otoriter olmanın, kızgın ve agresif olmakla hiç alakası yoktur! Otoriter olmak, kendinize güvenmek ve karşınızdakinin sorumluluğunu almaktır; tıpkı hata yapan bir çocuğu dövmek yerine, karşısına alıp konuşan bir ebeveyn gibi olmaktır. Dönelim sürümüze…
Bir batında 6 köpek doğarsa, bu köpeklerden sadece 1 tanesi dominant yani baskın tip olur. Diğerleri otorite için mücadele eder ama sonunda baskın olana uymayı seçeceklerdir. Peki bundan çıkan sonuç nedir? 10 köpekten 9 u doğal olarak takipçi olmayı ister; yani lidere uymayı. Böyle mutlu olacaklardır. Doğada hiçbir canlı, onu en çok seveni takip etmez, güçlü ve otoriter olanı takip eder.
Çok enerjik bir köpek, eğer siz yeterince egzersiz yaptıramayacak bir hayat sürüyorsanız, kısa sürede hayatınızı ele geçirip baskın ve mutsuz bir köpek olacaktır. Eğer çok aktif bir insansanız, düşük enerjili bir köpeği hayatınıza zorla sokup onu çok zorlayabilirsiniz ve yine mutsuz bir köpek çıkar ortaya.
Yani bir köpek seçerken, önce aynaya bakmalısınız. Hayatım hangi enerjide bir köpeği mutlu eder. Kesinlikle kendi enerjinizde ya da biraz düşük olanı almalısınız.
Köpek seçerken bir diğer hata, barınağa gidip köpeklere bakıp acımanızdır. Eğer birine yardım edecekseniz ona acımamalısınız. Bilmiyorum, hiç yeni doğan bebek ünitesini gördünüz mü? Hemşireler, alır o, eti budu olmayan minicik bebekleri, evirir çevir, iğne yapar. Biz olsak aman başını tut, ama belini tut, aman acımasın diye, kaslarına zarar veririz. İşte köpeklere de acıyarak yaklaşırsanız ilişkinize zarar verirsiniz. Dedik ya hissi, hissederler. Üstelik zayıf duygularla başlayan ilişkinizde zayıf bir liderlik ortaya koymuş olacaksınız ve bu da yukarda uzun uzun belirttiğim mutsuz köpeği doğuracaktır.
Bir diğer yanlış köpek seçimi ise, köpeğinizi kaybettikten hemen sonra yeni köpek almaya gitmenizdir. Acınızı ve sevginizi anlıyorum ama yeni bir köpek almadan önce en az 20 gün geçmesine özen gösterin. Hem acınıza saygı duyup derinlemesine yaşayın, hem de yeni köpeği mutsuz etmeyin. Hemen bir köpek alıp, acınızı unutturmasını beklemeyin. Unutmayın asıl büyük değişimi yaşayan o olacak ve bunu üzülerek kaçırmak istemezsiniz.
Türlere geri dönecek olursak. Tür köpeğin hayatında sadece iki noktada önemlidir: Oyunlar ve bakım. Yani aslında her köpek köpektir. Şivava ya da danua olması fark etmez.
Yani, yukarda belirttiğim kurallar hepsi için geçerlidir. Ama biz küçük köpekleri bebek gibi görmeye meyillidiriz. Halbuki o 5 kızgınlığını yaşayan çıldırmış bir köpek bile olabilir. Bir pitbulun ağzını, elinize yaklaştırmasına bile izin vermezken bir york terrierin elinizi kemirmesi “ay canıııım çok tatlı” diye karşılayacağınız bir olay olur. Kendilerine bebek gibi davranıldıkları için küçük köpeklerin büyüklere oranla daha sorunlu ve delirmeye yakın olduklarını eminim hepiniz fark etmişsinizdir. O küçük olduğu için, kurallara ihtiyaç duymaz.. “Ama o bebeeeek!” Hayır o bir köpek ve çok mutsuz. Küçük ırklarla ilgili bir diğer büyük sorunsa, küçük oldukları için evin onlara yeterli olacağını düşünüp, yürüyüşe çıkarmamak. Yukarda yürüyüşün öneminden bahşetmiştim. Onlar da köpek, boyu ne olursa olsun yürümeli. Yürümek, hem fiziksel hem psikolojik bir egzersizdir. Küçük köpeklerin daha hareketli olmasının da nedeni budur. Yürüyüşe çıkmadıkları için, asla içlerindeki delirtici enerjiyi dışarı atamazlar.
Küçük köpeklerden çıkıp büyük köpeklere gelelim.
70lerde dobermanlar, 80lerde alman kurtları 90larda rotweillerlar 2000 lerde pitbullar…. Adeta moda gibi değil mi? Bunlar dünyanın en kötü köpekleriydi bir zamanlar… ve bir çoğu sadece iyi liderler bulamadıkları için uyutuldular. Üstelik durumdaki çarpıklığı hemen görebilirsiniz. 80lerin en kötü, en saldırgan, çocuk öldüren köpeği günümüzün en iyi koruyucusu ve aile köpeğidir. Alman kurtları. Rotweillerlar ne kadar kötü değil mi? Hele pitbullar off off…
Aslında bu köpeklerin tek suçu, gerçekten güçlü olmaları, kaldı ki birçoğu insan ıslahlaştırılmasıyla oluşmuş, yani evrimi doğal olarak geçirmemiş türler. Yani önce üretip sonra kötülüyoruz her şeye yaptığımız gibi. Pitbullar, doğanın en narin ruha sahip hayvanlarıdır neredeyse… Çok güçlü oldukları için köpek kavgalarının favorisi oldular ve bir grup manyak insan olamayan iki ayaklı canavarın elinde mahvoldular.
Kesinlikle hiçbir türde saldırganlığa meyil yoktur, dogolar dahil. Her köpek gibi bu köpekler de ergenliğe geçerken gücünün farkında olmayacaktır. Yani oyun oynarken, elinizi kanattı diye. “Ahaaa! Pitpul yakaladım seni” demeyin ve ergenlik dönemindeyken kesinlikle çocukların yanındayken gözetim altında tutun. Abartmayın, sizden daha düşünceli olduklarını göreceksiniz. Ama özellikle güçlü ırklarla, güreş, halat çekme gibi oyunlarda oynamayın. Ve unutmayın bir golden da, şivava da, schnazer da tv de gördüğünüz pitbullar kadar delirtilebilir.
Ayrıca enerjiye gelirsek yeniden. Rotweillerlar çok enerjilidir diye bir genelleme de söz konusu değildir. Çok enerjik bir stbernard olabileceği gibi, yerinden hareket etmeyecek goldenlar da vardır.
Sözün özü, pitbullar öldürür, şivavalar çılgındır, alman kurtları çok iyi korur gibi genellemelerin hiç biri ama hiç biri doğru değildir. Bu, İngilizler hızlı koşar, Fransızlar iyi resim yapar demek gibidir.
Peki tür ne zaman önemlidir?
Oyun ve bakım:
Köpeklerin genel olarak ihtiyaçlarını yazmıştım, şimdi ise türlerin ihtiyaçlarına gelelim.
Her türün kendine has bir ihtiyacı vardır ve eğer bunları tatmin etmezseniz, karşılayamazsanız yine sorunlar ve mutsuzluk başlar.
Mesela av köpeklerinin koku duyuları daha gelişmiştir, eğer siz bu konuda bir şey yapmazsanız, yürüyüşü burnunuzdan getirirler. Her ağaç başında üç dakika geçirmek zorunda kalırsınız.
Öneriler: Bir pet şişeye bir tavuk bulyon koyun ve su ile eritin, sonra köpeğinizin sevdiği bir oyuncağı bir yere saklayın. (Dışarıda tabii ki) ve hazırladığınız suyla karışık bir yol çizin. Ve köpeğinizi serbest bırakın. Oyuncaklarını saklayın, bazen sevdiği bir yemeği, kitaplığın rafına koyun.
Bir çoban köpeği, kesinlikle çok yürümek hatta koşmak isteyecektir. Top atma oyunlarını sık sık oynamanız gerekir.
Setterler ve labrodorlar, yüzmeyi sever. Deniz ya da havuz yoksa en azından bir leğen suyu balkona koyun. Bırakın etrafı ıslatsın.
Buldog, boxer, pekines gibi burnu basık köpeklerin, koku alma duyuları diğer köpeklere oranla zayıf kalır ve koku bir köpeğin hayatındaki en önemli duyudur. Bu nedenle özellikle bu köpeklere koku alma egzersizleri sık sık yaptırılmalıdır. Yoksa kör olmasa bile, etrafındaki şeyleri devirmeden yürüyemeyen bir köpeğiniz olur, hatta genellikle tembelleşirler.
Her türün kendine has özelliği var ve mutlaka bunları araştırıp öğrenmelisiniz.
Bakım konusuna gelince.
Her köpeğin genel bakımı vardır, ama türlere özel bakım çok başka.
Mesela Husky gibi soğuk bölge köpekleri, ahhh ahhh egolarımız yüzünden sıcakta yaşamaya mahkûmdur. Mümkünse, balkonun bir köşesine nemli bir havlu halı vb. serin. Serinletmeye bakın, traş ettirin.
Ya da boxer, buldog sharpei gibi buruşuk türlerin, buruşuklukları düzenli olarak temizlenmelidir, yoksa çok ciddi mantar sorunları ve pis koku ile baş etmek zorunda kalırsınız. Koku demişken, türlerle alakası olmasa da bir diğer genel yanılgı. Köpeklerin ağzı yaşlandıkça kokmaz. Ya gençken diş sağlığına önem verilmemiştir ya da bir mide sorunu yaşıyordur.
İşte böyle, türler sadece sorumluluklarınızı değiştirir. Köpeği daha güzel ya da çirkin yapmaz.
Şimdi köpeklerle ilgili genel sorunlara gelelim ve kendimizle yüzleşelim.
Bir köpek evinizi mahvedip her yeri parçalıyorsa, “çok yaramaz çoook” demeyin. Egzersizlerini yaptırmıyorsunuz ve enerjisini başka şeylerle atmaya çalışıyordur.
Bir köpek, fazla havlıyor ve saldırganlık gösteriyorsa, size güven duymuyor ve sizi koruma ihtiyacı duyuyordur. Hemen dik yürümeye ve biraz daha kendinize güvenmeye başlayın.
Bir köpek insanların üstüne atlıyorsa, çok dost canlısı olduğundan değildir, dominant olup sürü toplamaya çalışıyordur. Yani aile duygusu verememiş olabilirsiniz.
Bir köpek, mama kabına yaklaştırmıyorsa, size saygı duymuyordur. Bir dahaki öğünde hemen kontrolü ele alın.
Bir köpek, bisiklet peşinde koşuyorsa, “Köpek tabii ki kovalar” demeyin, tür genlerini tatmin etmiyor ve düzenli egzersiz yaptırmıyorsunuz demektir.
Bir köpek, yatağınıza başkasını yaklaştırmıyorsa, “ay beni çok seviyor” demeyin. Muhtemelen ailenin en zayıf üyesi olarak sizi görüyor ve diğerlerine karşı korumaya çalışıyordur. Annelerin yavrularını, sürü erkeklerinden korudukları gibi.
Bir köpeğin korkusu varsa, yüzleşmesini sağlayın. İnsanlar gibi hayatlarının sonuna kadar unutamayacakları bir deneyim olmayacağına emin olun. Sadece bir an zorlanacak ve sonra rahatlayacaktır.
Köpekleriniz, diğer köpeklere karşı saldırganlık gösteriyorsa, başka köpeği yanında severek bu huyundan vazgeçirebileceğinizi düşünmeyin. Sadece düzenli olarak uyarın ve size konsantre olmasını sağlayın. Eğer durum çok ciddi ise mutlaka bir profesyonelden yardım alın.
Sorunlara doğru teşhisler koyun ve üzerlerine hikaye yazmaktan vazgeçin. “Yemeğini dağıtarak yemeyi çok seviyor.” Muhtemelen, yemeği çalınacak korkusuyla acele ediyordur.
Birçok sakin denilen köpek, aslında ağır depresyondadır. Bir çok saldırgan denen köpek, aslında sadece bölgesini koruyordur. Çok oyuncu denilen köpek, muhtemelen egzersiz yoksunudur ve kurallar koyulmamıştır.
Köpeklerin, insanlar gibi birçok mizacı yoktur. Bir köpek doğal olarak, saldırgan ya da doğal olarak isteksiz olmaz. Sağlıklı köpek her zaman sakindir ( oyun oynamadığı sürece:) )
Özetleyecek olursak,
Köpekler insan değildir. Bu onları daha aşağı ve ya yukarı yapmaz.
Köpekler, sürü hayvanıdır ve lidere ihtiyaç duyarlar.
Köpekler, özgürlüğü sevmezler.
Köpekler, egzersiz alıştırma ve kendi anladıkları gibi sevgiye ihtiyaç duyarlar.
Köpeklerin türleri üzerinde genelleme yapılamaz.
Küçük köpekler de yürüyüşe ihtiyaç duyar.
Köpeğinizin türünü öğrenip bu genlerini de tatmin etmeniz gereklidir.
Sorunlarınıza, hikaye yazmayın ve doğru teşhis koyun.
Gözlemleyin, yaratıcı olun.
ALINTI'DIR.
Faydalı olucağını düşündüm.
sıcak sıcak matbaadan yeni çıkmış bir kitabımız daha oldu .eminim keyifle okuyacağım :)
Afiyet olsun:) gerçekten okuması zevkli>!
alıntı teşekkürler çok zor aldım kopyala yapıştır falan 3 dk falan sürdü zahmetli yani:)
Alıntı yaparken alıntı yaptığınız yeri belirtin ve öncesinde asıl yazardan izin alın. Yoksa başınıza dert açabilir bu durum. Ben şahsen benim yazılarım benden izinsiz kaynak belirtilmeden alıntılansa çok sinirlenirdim ve telif hakkından şikayette bulunurdum.
payşaşan kişi kendide alıntı yapmış yişne bir forumda ama tabi alınan yeri yazmak ayrı bişr incelik bi,lmiyorum bulabilirmiyim.Ben yazmış olsam biri isimsiz alıntı yapsa takmam açıkcası zerre umrumda olmaz.
Soruya cevap yazabilmek için üye girişi yapmalısınız.
Uzmanlardan ve diğer üyelerden faydalı cevaplar almak için:
Yeni Soru Sor