Kedim tüylerini kopartıp kanatıyor. Psikojenik alopesinden şüpheleniyorum. Geçen ay kısırlaştırdık sonra hiç düzelmedi kedim. Bölgesel olarak tüy kopartıp kanatıyor. Nasıl geçecek hiç bilmiyorum. Moralimizi çok bozuyor bu durum
Strese girmiş bence öncelikle veterinerini değiştirmelisiniz çünkü merhem verilecek kadar basit bir durumda olmadığı belli
İnsan merkezcilik "onlar da insan gibi" önermesi değil, insana özgü karakteristiklerin onlarda bulunmadığı inancıdır. Bu yanlış bilgi ne yazık ki Descartes'ten beri yayılıyor ve şimdi sizde de vuku buluyor. Kedi de patisi kesilince üzülüyor ve eksikliğini hissediyor. Psikolojik destek uzuv kayıplarında çok önemli. Yoksa depresyondan yemeyi içmeyi keser hayvanlar.
Memeli canlılar oldukları için pek çok konuda ortaklıklarımız var. Psikolojik sorunlar da bunlardan biri. Sorguladığım için bu yorumu yapıyorum. Sizin gibi kitaptan okuduğum iki üç ezber bilgi ile değil, senelerdir yaptığım farklı dillerdeki okumalarla...
İnternet ne güzel şey ya... Herkes kendini önemli sanıyor maşallah. Zırvalarken insanlara bu etiketleri de yakıştırma gafletine düşüyorlar. Komik.
Psikolojisi bozulmuş sanırım ya çok üzüldüm. Veteriner ne diyor bu duruma
Psikolojisi bozulmuş sanırım ya çok üzüldüm. Veteriner ne diyor bu duruma
Strese girmiş olabilir , feliway sprey işe yarayabilir.
Benim kedim de stresten her yere idrarını yapiyordu. huy haline gelmişti. Veterinerimiz bu spreyi önermişti.
"merak etmeyin stres olmazlar." "onlarda vücut bütünlüğü kavramı yok"
insan merkezci biri daha.. hayır, stres olurlar. vücut bütünlüğü anlayışları da var. canlarının yanmasını ve vücutlarına zarar gelmesini istemedikleri için acıdan kaçarlar. ancak insanlarda olduğu gibi aşırı stres altında böyle davranışlar sergilerler. depresyona da girebilirler ki burada durum o da olabilir.
öncelikle bu durumun fizyolojik bir sebepten olup olmadığını anlamak için kan değerlerine baktırın. bazen b12, d vitamini eksikliği de buna sebep olabilir ya da tetikleyebilir. ama bunların dışında her durumda ilgi miktarını arttırın. veteriner kontrolünde düşük dozda stresi azaltacak sedatifler kullanın. oyuna yönlendirin ya da sevdiği şeylerle ödüllendirin.
Sevgili blue_hpood, bir kedinin uzuv kaybından dolayı üzülmediğini karşınıza geçip size "Ayyy patim gitmiş, bu beni çok üzüyor." demeyişinden mi çıkarıyorsunuz? İnsanlar üzüntüsünü dile gelerek anlatır, hayvanlar farklı davranışlar geliştirerek. Psikoloji bilimi, söz konusu insanlar olduğunda karşılıklı iletişimi kendi dillerinde kurabildiklerinden daha direkt cevaplar üretebilir sorunlara ancak hayvanların bize davranışlarıyla ve tepkileriyle anlatmak istediklerini anlamamız çok daha zor olduğundan hayvanlar söz konusu olduğunda psikoloji biliminin çalışmaları çok daha önemli hâle gelir. Bir kediyle empati kurabilmek, "Neticede kedidir bu, ne derdi olacak ki?"den çok daha öteye geçebilmeyi gerektirir. Gerçek empati, sizin yaptığınız gibi onu yalnızca bir kedi, sadece etten kemikten bir canlı olarak görmekle onu insanlaştırmak arasında bir yerlerde olmalıdır. Yani bir kediyi duygulardan yoksun olarak görmekle bir kedinin biz insanların olduğu şekilde duygusal olmasını beklemek arasında bir yerlerde olmalıdır.
Kediler (aslında tüm hayvanlar için farklı şekillerde geçerli olmakla birlikte konumuz kediler olduğu için onların özelinde konuşuyorum) de üzülür, sevinir, endişelenir, korkar, heyecanlanırlar. Tüm bunlar da birer duygudur ancak biz insanların yaşadığı şekilde ve biz insanların yaşadığı dış uyaranlara karşı yaşamazlar bu duygularını. Yani örneğin eve gelen ikinci bir kedinin, diğer kediyi depresyona sokması biz ponçik kedi annelerinin uydurduğu bir tatlışlık değil, bilimsel bir gerçektir. Kaldı ki bilimi bir kenarı bıraksak bile biz bunu deneyimlediğimiz sürece bunun gerçekliğine inanırız.
Başka bir soruya yazdığınız bir cevapta, bırakın hayvan psikolojisine, insan psikolojisine dahi inanmadığınıza dair bir şeyler yazdığınızı hatırlıyor gibiyim. Bazı şeyler bizim inancımızdan çok daha öte gerçeklere dayanır ve bunu bizim kabul etmiyor oluşumuz onların yok olduğu anlamına gelmez.
Burada hepimiz hem kendi hayvanlarımız hem de burada yardım isteyen kişilerin hayvanları için her şey iyi olsun istiyoruz, buna kafa yoruyoruz, burada bunun için mesai harcıyoruz, bazen bir başkasının kedisi/köpeği için araştırmalar yapıyoruz ve onlara destek olurken bir yandan da kendi bilgi birikimimizi genişletiyoruz. Burada kendi adıma konuşacağım, 36 yaşındayım ve şimdiye kadar yaşadığım ömrümün neredeyse 1/4'ünü de kedilerle geçirdim. Yani onları gözlemleyerek bazı şeyleri öğrenebilmek için çokça zamanım oldu. Ben burada tecrübelerimi aktarıp birilerine yardımcı olmaya çalışırken birinin gelip sert ve net bir üslupla söylediklerimin tamamını elinin tersiyle itmesini kabul etmiyorum.
Biz burada ne yazarsak yazalım neyi dikkate alıp neyi almayacakları bunları okuyanların tercihi olacaktır günün sonunda. Ancak birilerini yanlış yönlendirmek büyük bir vebaldir, bunun bilincinde olarak yapmalıyız bence yönlendirmelerimizi. Burada yazdığımız her cevapla birilerinin vebaline giriyor olma ihtimalimizi düşünmeliyiz, elimize geldiği gibi savurmamalıyız bence cümlelerimizi.
Bol patili günler dilerim.
Merhem verdi gönderdi ama merhemlik bir durum değil maalesef... Gerçekten ağlama krizlerine girdim. Nasıl atlatacağız bilmiyorum
Boya konusunda katılmıyorum, bazı kediler partilerinde renk değişimi olursa çıkartana kadar deli gibi yalıyor. Onun dışında tabi ki ponponlarım gitti diye üzüleceklerini düşünmüyorum ama yurtdışında binlerce insan hayvanlarının psikolojisi bozulmasın diye silikon implant taktırıyor, bu görüş ikiye bölünmüş durumda. Benim de stres altına girince tüylerini kopartıp atan bir kedim var, evde başka kediler olduğu için yapıyor bunu ama o kanatacak kadar yapmaz, tüy topu şeklinde atar yerlere. Stresten olabilir ancak operasyon nedenli böbrek, karaciğer, safra kesesi gibi organlardan birisi problem yaşadıysa da kaşıntı yaşayabilir. Nedenini ancak veterinerler anlar. Öncelikle mümkünse fiziksel sağlık problemi ihtimali elenmeli. Dendiği gibi öyle bir kediye boyunluk takılmalı ya da kıyafet giydirilmeli.
Dunning-Kruger etkisi maalesef bazı insanların söylemlerini ciddi biçimde bozuyor. Hani diyorum ya, internet olunca herkes kendini önemli görüyor diye. Maalesef... Sizde beyin var, süzgeçten geçiyor da bizde geçmiyor mu? Hayrola?
benlik algısı ile beden algısını karıştırmışsınız. self-consciousness (yani benlik bilinci), hemen hemen her memelide farklı seviyelerde vardır. Bunun en çekirdeğinde de fiziksel dünya ile ilişki kurmamızı sağlayan beden bulunur. Ayna deneyi, insan merkezci deneylerden biri esasında. Ancak bu örneği sanıyorum deneyi anlatanların anlattığı gibi almayı tercih etmişsiniz. Deneyle ilgili eleştirileri okumamışsınız. Deney, diğer canlıların da insanla aynı görme becerisine sahip olduğu varsayımıyla oluşturuluyor. Bildiğiniz gibi, kedi çok yakın mesafeleri göremezler. Aynada gördüğü canlının kendisi olduğunu ayırt edebilmesi bu nedenle zaman alır. Bunun yanında, kedi ve köpekler dünyayı burunlarıyla kavrarlar daha çok. Bu nedenle, bu tarz deneyler, bilinç ve benliği anlama konusunda yetersizdir. Nitekim bu olaylar bile tek bir deneyle açıklanamayacak kadar komplike meseleler.
Eleştirel olayım derken bilgisizce yorumlar yapıyorsunuz maalesef. Etologların üzerinde çalıştığı, hayvanseverlerin de birlikte yaşadıkları canlıları anlamak için takip ettikleri bu bilgiler size göre safsatadır, ancak bilime göre gerçeklerdir. Sanıyorum siz de bilime dayanan bilgileri takip etmek istiyorsunuz. Bu nedenle, bu kadar çok bilimsel referans verme derdindesiniz. Ancak dediğim gibi, bilim şu an sizin söylediklerinizi söylemiyor. Takip edenler de bunu görüyorlar. Kedilerin kendi aralarındaki etkileşimleri inceleyen Cat Culture isimli kitabı da inceleyebilirsiniz bu arada. Aralarındaki ilişkilerin insan ilişkileri gibi komplike olduğu daha anlaşılır bu sayede belki.
Evcil hayvanlarımız bizim için bir sektör malzemesi değil. Üretilen bilgiyi de bu çerçevede değerlendirebilmek mümkün zaten. Kedilerin benlik ve beden algısını anlamak, onlarla ilişkimizi geliştiren ve karşılıklı huzuru sağlayan bir yorumlama kabiliyeti sağlıyor insana.
Psikoloji ile ilgili düşüncelerinizi anlamam mümkün değil. Bu tutum ve tavrınız desteğe ihtiyacınız olduğunu düşündürüyor. Profesyonel olmasa da belki çuvaldızla bir göz göze gelmek ve kendiniz hakkında düşünmek iyi gelebilir size de. Hani, self-consciousness'ı olan insanlarız ya...
bir süre elizabeth yakalık takıp gözlemleyin. merak etmeyin stres olmazlar, onlarda vücut bütünlüğü kavramı yok. içerisinden tasma geçirip takarsanız rahat ederseniz. sürekli tekrar ettikçe alışkanlık hâlini alıp bu şekilde obsesyona sebep oluyor. ev içerisinde yanındayken elizabeth başlık takıp bir süre gözlemleyin.
stres olmaz derken elizabeth başlıktan bahsediyorum, biraz kral köpek ailesi’ni incelerseniz neden vücut bütünlüğü kavramı yok dediğimi anlarsınız. sizin aksinize insan merkezci olmadığım için böyle düşünüyorum. vücut bütünlüğü kavramı yalnızca insan için geçerli, hani siz insan kafasıyla düşünüyorsunuz ya, o yüzden kedi de patisi kesilince üzülecek sanıyorsunuz. elizabeth yakalığı takıp geçin, bırakın bu her şeye ‘ o da insan gibi’ yaftası yapıştırmayı. kediyi kedi olduğu için sevin, ne bu duygusal etiketler anlamıyorum.
acıdan kaçarlarmış, acıdan tabii ki kaçarlar, sinir sistemleri var, memeli canlılardan bahsediyoruz. biraz beyninizle düşünün, sorgulayın ya.
dediğine katıldığım tek nokta oyuna ve hareketi yönlendirilmesi ve başka bir hekim görüşü alınması gerektiği; gerisi zırva.
hanımefendi, kedi patisi olduğunun farkında değil, kesilince üzülsün. siz hiç, ‘ah, patim olmadan nasıl yaşayacağımı ben’ diyen bir kedi gördünüz mü? bu ne biçim bir mantık? vücut bütünlükleri yoktur, alın komple mavi boyaya sokun, aynanın karşısına koyun, bana ne oldu lan diyemezler. hayvan seveceğiz diye türlü türlü şaklabanlık yapıyorsunuz, kedi yahu bu kedi, kedi olduğu için sevmek çok mu zor?
yalnızca bir insan uzuv kaybını fark edip üzülebilir. kaldı ki ben insanlarda bile psikolojik sorunlara sizin gibi bakmıyorum, kedilerde hiç sizin gibi bakmadığıma emin olun. keşke o kadar kitabı okurken biraz da beyin süzgecinden geçirseymişsiniz. gerçekten internet çok güzel şey, hayvanlara bindirilen şu yükün her geçen gün farkına varıyorum, hem de üç beş kitap okudu diye kendini bir şey sanan tipler yüzünden. komik mi, maalesef değil, olan kediye köpeğe oluyor.
üzülürlermiş. siz şey de dersiniz, sabininden ayrılan yemeden içmeden kesilen köpek:) yeni görüşlere açık olmayan, her b’ku bildiğini sanan birine bir şey anlatmak imkânsız, siz aynı telden devam ya, aynen kediler kolu kesilince üzülür, ağlar, depresyona girer, aynen. yazık.
yahu açıp ayna deneyini izleyin, ya maymun maymun. insana en yakın gelişimsel süreçten geçen canlıda bile farkındalık farkındalığı yok! yok lan. psikolojiye dair inancımdan bağımsız benim deneyimim ve gözlemlerim var, içerisinde bulunduğum şeyler var, bizzat yaşadığım şeyler var ki bunların hiçbirini burada anlatamam, anlatsam dâhi anlaşılacağını zannetmiyorum.
kedilerle, köpeklerde, keçilerde, atlarda.. vücut bütünlük kavramı yoktur. aylarca patisi kesilen kediye baktım, bırakın farkındalığı ruhu bile duymadı, kafanızı şu ‘sektörlerden’ çıkarın gözünüzü seveyim, kedilere köpeklere ekstra yük bindirmekten başka bir faydası yok. konuşalım derseniz açalım bir discord grubu konuşalım ama bana psikoloji demeyin, benim canım çok candı, insanlarınki de yanmasın. inanın psikoloji sizin baktığınız gibi de değil, bu söylediklerimin gerçek olduğunu bilmesem ölesiye savunmam çünkü dediğim gibi benim canım çok yandı.
burada vücut bütünlüğüymüş şuymuş buymuş kediye de sahibine de fayda getirmeyecek. fayda getirdiği sanılan anlarda da yalnızca sorunları bastırıyor.
aslihan, boyatı yalama sebepleri kokusu, ben görünüş farkındalığını kavrayamazlar diyorum. renkten kaynaklı değil yani.
ayrıca stres altında davranış değişimi olabilir, bu bambaşka bir şey, vücut farkındalığı olması bambaşka bir şey. insanın bile bilinç düzeyi tartışılırken kediye böyle büyük anlamlar yüklemek manâsız ve faydasız.
Mnindibi bahsettiğim yalnızca tek bir deney veya tek bir gözlem değil. sizin fikirlerinizin süzgeçten geçtiğine inanmakta zorlanıyorum çünkü ben bile bir insan olarak zaman zaman insana dair şüpheye düşüp kendimden emin olamazken, bu kadar basit canlılarda bilinç varlığına nasıl bu kadar eminsiniz, aklım almıyor? kediler üzerinde yapılan deneylerden de bahsetmiyorum, bu birçok hayvan için geçerli. ayrıca insanda farkındalık farkındalığı var ki bu çoğu hayvanda yok, yani bir farkındalık olsa dâhi bunun farkındalığı olamaz, bu en zeki tür diyebileceğimiz maymunlarda da geçerli.
bilimi seviyorum, faydalanıyorum fakat çoğu zaman zırvalıklarının doğrularından daha fazla olduğunu söylüyorum.
kedilerin aralarındaki ilişkiyi yalnızca gözlemledim fakat köpekler arasındaki iletişime dair ciddi bilgiye ve gözleme dayalı bir bilgi alma şansım oldu, buradan yola çıkarak yaptığım gözlemlerde hiçbir zaman yanılmadım. bunun köpeklere ciddi bir stres bindirdiğini biliyorum, kedilere de bindirdiğini gözlemleme şansım oldu.
diğer bir konuya gelince, siz hayatınızda psikolojik sorunla uğraşıp sektörde boğulmadığınız için ne anlatsam size boş gelecek, siz masallara inanmaya devam edin fakat şuna emin olabilirsiniz, dünyada devasa bir sektör var ve üzerinde en başta ilaç şirketleri, veterinerler ve psikoloji sektörü oturuyor. bakın sektör diyorum, insan tedavisine dair bir gram bilinçli laflar edilmiyor, emin olun. ben senelerce boğuşmuş biriyim yine aynı şekilde senelerce boğulmuş bir nişanlım var, inanın durum öyle sizin kitaplarda okuyup youtube izlediğiniz gibi değil. benim canım gerçekten ama gerçekten yandı, bu yüzden bana tavsiye vereceğinize gidip bir psikologdan randevu alıp, yalandan hastalık uydurun, bakın bakalım gerçek mi değil mi anlayabilecekler mi. bunun bile ayrımını yapamayıp insanı ömür boyu bir boğuşmaya ve antidepresanlara boğan sektörü bana aklamayın. psikologlar belki önemsiyor olabilir fakat firmaların gözünde ben sen yalnızca parayız, gerisi hikâye.
Soruya cevap yazabilmek için üye girişi yapmalısınız.
Uzmanlardan ve diğer üyelerden faydalı cevaplar almak için:
Yeni Soru Sor