'Bahçeli evim olsaydı' diye iç geçirilen dileği sıkça duymuş olabilirsiniz. Apartman dairesinde yaşayanlar eskiden ne kadar zengin olduklarını farkındalar. Çünkü 'bahçeli ev' hayal ediyorlar. Şansızdırlar, çünkü ölen hayvanını gömebilecekleri toprak bulamazlar. Muhtemelen çöpe ya da klozete atarlar. Ölmüş balığını klozete atan var! Düşünsenize bir balığınız var ve balık sırf sizin için bütün gün ve gece boyu kavanoz kadar akvaryumda nöbet tutuyor. Sonra ölüyor ve sen onu ne yapıyorsun? Bütün zamanını senin için bekleyerek geçirmiş o balığın hiç mi hatırı yok? Bahçeli evi olanlar şanslı. Apartman dikildiğinde 4 daireye birden sahip olacak. Ama elindekinin değerini bilemeyecek. Çünkü o son bahçeli eve sahip insanlardan. Henüz apartmanlar dikilmemişken bahçesine ölen kedisini gömebilecek. Ama apartmanlar dikilince o mezar bir harfiyat olacak. Apartmanda yaşayanların hatıraları maalesef kalıcı değil. Mezar ölenle yakını arasında ebedi bağ kurar. Mezarlığa defnettiğiniz bir yakınınız varsa asla unutarak yaşamanızsınız. Hayvan için de bu böyledir. Ama klozete atılan balığı unutursunuz. Türkiye'de 14 milyon ev hayvanının olduğunu tahmin edildiği düşünülürse, mezar bu yüzden önemli. Her şehirde hayvan mezarlıkları yapılmalıdır.
Soruya cevap yazabilmek için üye girişi yapmalısınız.
Uzmanlardan ve diğer üyelerden faydalı cevaplar almak için:
Yeni Soru Sor